• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (5.50)
kumpanya - sait faik abasıyanık
[sait faik'te] yaşama hırsından başka, hatta ondan daha baskın bir "anlama hırsı" sezer gibi oluyorum. tabiatı, eşyayı, insanları aynı nizam içinde harekete getiren büyük kanunun sırrını çözmek ister gibi bir hali vardı sait faik'in. insanlar, eşya ve tabiat, birbiriyle külçe olmuş, sait faik'i hırsla kendine çeken bir muamma haline gelmiştir. ama sait faik'in usulü, bu külçeyi tahlil yoluyla kavramak değildir. böylesi, âlimlerle filozofların işidir. sait faik, sevmek ve yaşamak yolundan şair sezişiyle bu bilmeceyi, çözmek değil, fakat topyekûn kavramak ve içine sindirmek ister. okuyucudan istediği şey ise, onun da kendi hesabına bu tecrübeyi yapmasıdır. sabri esat siyavuşgil (kitaptan, s. 136)(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. kitap 3 tane öyküden oluşuyor. kumpanya, kriz ve gauthar cambazhanesi. tüm sait faik serisinin sonunda olduğu gibi kitabın en sonunda sait faik ile ilgili bir yazı bulunuyor. sabri esatın yazdığı bu yazı sait faikin hayatının genel bir özetini bilmek açısından bence gayet güzel. çoğu sait faik kitabını okumama rağmen bu kitap bitmek bilmedi. neden bilmiyorum ama çok sıkıldım saitten. en beğendiğim öyküsü ise kriz idi. bana her sıkıntının mutsuzluğun ve tartışmanın temelinde sevgisizlik vardır gibi bir düşünce hissettirdi. anlatmak istediği bu değil ben öyle hissettim. kumpanyada kulüp rakı içilme detayı vardı ve çok hoşuma gitti. bu da öyle can sıkıntısından yazılmış boş bi yazı. kitaptan bir kaç sevdiğim cümle yazayım bari;

    !---- spoiler ----!

    -herkes eğleniyordu. bilmediğim insanlar içindeydim. arkadaşlar eğlenceye koşuyorlardı. ben hüzünlenmek istiyor, müteessir olmak için neler icat etmiyordum. içki bile içmemiştim. yalnızlık her tarafımı dolduruyordu. yüz bin nüfuslu ve toplu bir şehir içinde yalnız kalmamak için icat edilmiş şampanya şişeleri her dükkanda doluydu. bir şişe alıyorum. portakal ve muz. odam ılık. içip uyuyorum.

    -bir insanın diri diri yanmasına göz yuman iki vahşi ve yamyam adamın nasıl şair olduklarını düşünüyor. bir ümit ve hayal için insanı kurtaran münekkit için gülümsüyor ve bir realite uğruna küçük çocuğu kurtaran tarihçiye kul köle olup gidiyordu.

    -hep böyle söyleriz, dedi. anadolu çekmez, anadolu istemez, anadolu anlamaz. bu yüzden dünyanın en aşağılık filmlerini biz yaparız. anadolu şöyledir, anadolu böyledir. içimizde anadolu'yu bilen bile yok.

    -ya sen yalancının dik alasısın, yahut da dünya yüzünde insan denilen şey bizim bilmediğimiz, anlayamadığımız bir canavar haline gelmiş.

    !---- spoiler ----!